kiwi tells
facebook twitter instagram pinterest

<< Tüm Geziler / Karadeniz Keşifleri

Uzun süredir annemle Karadeniz turu hayalimiz vardı fakat nedense başka yerlere gitmeye vakit bulup bu hayali geri plana atmıştık. Nicole'de Pazar-Pazartesi günleri olan tatilimizi değerlendirmemiz için Aylin şeften böyle bir teklif gelince inanılmaz sevindim. Sonunda çok merak ettiğim Karadeniz'in bir kısmını da olsa görecektim.

 

Mutfağın yoğun temposundan sonra ekip olarak Karadeniz turuna hazırdık.

Cumartesi gecesi servis verip Pazar sabah 6:00'da böylesine hevesli uyanmak kolay değil tabi! :)

 

(Tabi ki uçakta uyuduk)

 

Uçaktan iner inmez hedef noktamıza gitmek için hızla yola çıktık. Hala aklımda kalan tatlarıyla hayatımda gittiğim en iyi esnaf lokantası olan Rize merkezde bulunan Liman Lokantasi 1968'den beri açık olarak kalitelerini değiştirmemişler bakır tencerede odun ateşinde pişen efsane kuru fasulye, pilav, sarma, dana kavurma, pide çeşitleri, iskender için muhakkak gitmeniz gereken yer.

 

 

Yemekten önce ikram olarak gelen karakovan balı ve tuzlu tereyağı sıcacık pideyle nasıl gitti tahmin edersiniz.

 

Turbo denilen tatlıda sütlaç üzeri kadayıf, Osmanli saray kompostosu, suzme yogurttan yayık ayranının lezzetinde kendinizi kaybedeceğiniz bir yer. 

Yediğim en iyi kavurma;

 

 

Yemeğimizi yedikten sonra Rize'den Çamlıhemşin'e doğru yola çıkıyoruz ve yaklaşık yarım saat sonra bu manzarayla karşılaşıyoruz.

Zua Coffee'den kareler;

Zua Coffee şirin ve huzur dolu bir ortam, burada kendimi İzmir'i ve cafemizi özlerken buluyorum. 

Ahşap masa sandalyeler ve ince zevkli detaylarla burası bir harika. 

Bu arada Zua, Lazca deniz demekmiş. 

Kaliteli kahve içip lezzetli tatlılar yemek için buraya uğramanız şart.

Bir sonraki durağımız Ortan köyü.

Bizi karşılayan sıcak kanlı bu aile belki de yüz yıllık olan bu evi işletiyor, kahvaltı, akşam yemeği ve konaklama sayesinde kendinizi bir akrabanızın evinde gibi hissedebilirsiniz.Alt katta büyük bir mutfak, yemek odası, kendi kaldıkları odalar, bir de harika şömineli bir oda bulunuyor, üst katta ise konaklamanız için bir çok oda var.

 

Ortan köyünde aracı belli bir yere kadar götürebiliyormuşuz, daha sonra patika bir yoldan 5 dakika gibi bir mesafe yürüyüp konaklayacağımız eve ulaştık.

Geniş sofrayı öyle bir kuruyorlar ki öğle yemeğinin güzelliği, tokluğu bir an da yok oluveriyor. 

 

 

İncelikle hazırlanan sofrada her bir kişinin tabağının yanında çiçek bile bulunuyor. 

Kaymakla pişen patates, salata, sarma, fasulye salatası, yoğurtlu biber, pilav ve soğanlı denen ve benim masadaki favorim olan karamelize soğan ve yumurtadan oluşan bir lezzet, anlatırken lezzeti çok cazip gelmeyebilir fakat tadına doyum olmadığı kesindi.  

Süt, un ve tuz soba üzerinde pişerken ara sıra karıştırılıyor krema gibi muhallebi gibi kıvamlanmaya başlayınca içerisine kendi yaptıkları tuzsuz tel peyniri, inek peynirini en son yumurta kırıyorlar. 

Yemekten sonra da kabak tatlısı ve cevizli baklava çayla beraber ikram ediliyor. Artık yiyecek bir yerimiz olmamasına rağmen zorlayarak deniyor ve memnun kalıyoruz.
Sabahın soğuğunu manzaranın güzelliğiyle üzerimizden atıyoruz ve kahvaltıyı beklerken bu manzaranın tadını çıkarıyoruz.
 


Yukarıdaki teli eşya taşımak için kullanıyorlar. Çantaları, valizleri yukarıdan çekerek eve getirdiklerinde bu teli ne taşımak için kullandıklarını sorduğumda insan dışında her şey cevabını aldım. 

 

Bir güzel manzaradan başka hayranlık duyulacak manzaraya Arhavi'ye geçiyoruz.

Bir tekne ayarlayıp şansımıza güneşli Karadeniz'e açılarak keyfimize bakıyoruz.

Dağlarda kar var fakat bu fotoğraftan bir süre sonra tshirtle oturulacak kadar ısıtıyor güneş.

Teknelerin olduğu yer kafamdaki Karadeniz'i değiştiriyor, beklemediğim kadar güzel ve modern.

 

Son durak Mençura Şelalesi;

Sonbaharın her rengine hakim olan yollar gerçekten de Kasım ayının hakkını veriyor.

 

Yukarı doğru bir süre yokuş ve merdiveni de kapsayan yürüyüş sonucunda şelaleye ulaşıyoruz. Bu yollardan daha etkileyici olamaz diye düşünürken köprünün ardından şelaleyi görüyor ve hayran oluyorum.

 

Karadeniz'e doyamadığım kesin, 2 gün yetmedi, ilk fırsatta kısa da olsa bir gezi daha ayarlamanın düşüncesiyle ayrılıyorum.

 

Çamlıhemşin'den ekip fotosu :)

Dalından taze mandalinalar;

Bol yürümeli, sık yemeli, temiz havayı içe çekmeli, huzurlu, keyifli bir geziydi.

 

Enfes palamutlar;

 


Ve favorim, yayla soğanlı muhlama!

YorumlarYorumlar Bu postun tüm yorumları (0)  
Bu post hakkında henüz yorum yok

Ad Soyad (*)
E-Mail
Başlık (*)
Yorum
700 karakter kaldı  (*)
 

Facebook


Instagram

        Anket
        E-Bülten
    Üye olmak için lütfen bilgilerinizi kaydediniz.

    Adınız Soyadınız
    E-Mail Adresiniz