kiwi tells
facebook twitter instagram pinterest

<< Tüm Geziler / Kapadokya büyüsü

Pazar-Pazartesi hariç 12-12 çalıştığım için fırsat buldukça küçük kaçamaklar yapıp kendimi motive ediyorum. Cumartesi gecesini yerini Pazar sabahına bırakırken saat 6 gibi Kapadokya'ya uçtuk. 

 

İndiğimizde bizi buz gibi bir hava karşıladı fakat kahvaltı sonrası güneşle beraber 18 dereceye kadar yükselen hava gezimizi kolaylaştırdı. 


Sultan Cave Suites'e kişi başı 25 tl olan shuttle sayesinde ulaştık.

 

 

Otele gittiğimizde bizi karşılayıp kahvaltıya yönlendirdiler, o sırada da odamız hazırlandı. 

Check in saatimizden erken gitmemize rağmen bizi ücretsiz kahvaltı sonrası erkenden odamıza almaları süper oldu. 

 

 

Detaylı bir şekilde haritayla beraber bilgilendirdiler. Otel aracılığıyla kiraladığımız araçla sabah 9:00 civarı yola çıktık.

 

Bu arada aşağıdaki fotoğraf otelimizin terasında, öylesine güzel bir ortam yaratmışlar ki anlatamam gerçekten gidip görmeniz gerek.

 

 

Kapadokya'da bulunan otellerin çoğu böyle güzel zaten, meşhur balonları, güneşin doğuşunu ve batışını izlemek için harika tersalara sahipler. Balona binmek isterseniz http://www.butterflyballoons.com sayfasından detayları inceleyebilirsiniz.

Ben bir sonraki gidişimde muhakkak binmeye karar verdim!

Arabaya atladığımız gibi Göreme Açık Hava Müzesine gittik. Yollarda ara sıra peribacaları size eşlik ediyor:)

 Müzenin hemen karşısında 6tl karşılığında otopark var, müzenin girişi ise 30 tl. 

 

İş bankası Maximiles kartı olanlar müzeyi 1 ay süreyle ücretsiz gezebiliyorlar. 

 

 

Bu korunmuş açık müzede 6 tane kilise, 2 tane de manastır var. 

Turnikelerden geçtiğinizde karşınıza çıkan ilk olarak Rahibeler manastırı. Peribacasinin icine oyulmus 7 kattan olusan mekanlar rahibeler manastiri olarak anılır. Manastirin 1. katında yemekhane,mutfak 2. katında yikilmis sapel 3. katında bir tunel ile ulasilabilen kilise bulunmaktaymış. 

7 katlı bu büyük manastırın karşısında ise rahipler manastırı yer alıyor. 

 

Daha sonra Aziz Basil Şapelinin girişindeki yan yana dizilmiş mezarlar ve mezar nişleri dikkat çekiyor. İçeride yer alan oyuklara apsis deniyor, bu apsislerde genellikle olduğu gibi burada da İsa elinde İncil'le resmedilmiş. 

 

 

Kiliseden çıkıp biraz yürüdüğünüzde çok hoş bir vadi manzarasıyla karşılaşacaksınız. 

 

 

Turlarla dolaşan insanlar da olduğu için bazı yerlerde fotoğraf çekmek için biraz sabırla beklemeniz gerekebilir. 

 

Daha sonra Elmalı Kilise'ye ulaşıyorsunuz, küçük fakat sevimli bir kilise. Süslemeleri ve mimarisiyle dikkat çeken kilisenin tavanı 4 sütunla desteklenmiş 9 kubbeden oluşuyor ve her bir kubbe değişik sahnelerde süslenmiş. Bu kilise de ilki gibi 11. yüzyılda tarihlenmiştir. 

 

Azize Barbara kilisesinin kırmızı motifleri dikkat çekiyor. 

 

Devamında adını ejderha ile savaşan Aziz George tasfirinden alan yılanlı kilise var. Duvardaki yeşil ejderha figürü yılana benzetildiği için yılanlı kilise olarak adlandırılmış. 

 

Karanlık kilise ise kubbeli ve 4 sütunludur. 

Karanlık kilisede ayrıca Musevilerin kutsal kitabı olan Tevrat'dan alınmış bazı olaylar resmedilmiştir.

 

 

 

Azize Catherine şapeli ve Çarıklı Kilise'yi de gezdikten sonra çıkışta küçük bir cafe ve hediyelik eşya dükkanı bulunuyor. 

 

Ben Kapadokya balonu ve magneti aldım. 

 

Bir çok yerde görebileceğiniz çömlek, nazar boncuklu ağaç ve atlar müzeye giderken ya da dönerken karşınıza çıkacaktır.

O ağacın altında :)

 

Otelimizin her köşesi ayrı güel olduğu için fotoğraflara doyamıyorum :)

 

Üçhisar'a gittiğimizde kaleyi gezmeden önce tam karşısında bulunan büyük çömlekçiyi gezip, izleyip, hatta denedikten sonra alışveriş yaptık. 

 

 

 

Renk cümbüşüyle büyülenip neyi alacağınızı şaşırabilirsiniz, çok normal :) 

 

Çömlek yapımını izlerken bizlere elma çayı ikram ediyorlar, çayımı içtikten sonra ben de yapımını deneme fırsatı buldum.

 

 

 

Üçhisar kalesini gezmek için 10 tl karşılığında bilet alabilir, müze kartınızı kullanabilir ya da Maximiles ile ücretsiz gezebilirsiniz. 

Kale deniliyor fakat aklınıza hemen klasik kale gelmesin. Kendiliğinden oluşan oyuklar ile dolu bir tepe, bu tepeye aşama aşama merdivenlerle çıkıyorsunuz. Biraz merdiven çıkmaya hazır olun ve manzaranın tadını çıkarın :)

Üçhisar kalesi otopark ücreti 2,5 tl. 

Ürgüp, Göreme bölgesinde çok meşhur olan Asmalı Konak'ı daha önce geldiğimde gezdiğim için bu sefer gitmedim ama gezilmesi gereken yerlerden olduğu kesin. 

 

Ziggy's Cafe'yi çok duyduğumuz için orada bir şeyler atıştıralım diye mola verdik. Denildiği kadar harika değil, lezzetli fakat küçük porsiyonlar ve pahalı bir cafe. Ziggy's patates ve pastırmalı böreği başarılıydı. 

Enerjiyi aldıktan sonra aynı hizada olan Turasan şarap fabrikasına 3 farklı kırmızı şarap tattık ve bir kaç tane de yanımıza aldık. 

 

 

Şehir dışına çıkacaksanız belirtin, şarapları el bagajına almadıkları için uçağa özel paketliyorlar. 

Turistlere tadım 20 tl. Türklere ise ücretsiz. 

 

 

Şarapları da içtikten sonra panoramik manzaralı bir tepeye gidip közde türk kahvesi içtik. Yol kenarlarında böyle panoramik manzaralı hoş yerler bulabilirsiniz. Küçük bir mola verip bir şeyler içmek için gayet uygun. 

 

Kapadokya'nın simgelerinden biri olan Üçgüzeller'i gidip görüyoruz. 

 

 

Akşam kaldığımız Sultan Cave Suites'de bulunan Seten Restaurant'a gidip keyifli bir akşam yemeği yedik.

Şömineli bir ortamda gayet lezzetli yöresel yemeklerin tadına bakabilirsiniz. 

 

 

 

Paşabağı'nda Zelve'ye gitmeden önce harika peribacalarıyla karşılaşınca durduk. 

 

 

Hem oyukları incelemek hem de fotoğraf çekmek için çok uygun bir yer. 

Kayalarındaki oymalarla meşhur Zelve açık hava müzesi otopark ücreti 3, giriş ücreti ise 10 tl. 

Rahat kıyafetler giymenizi öneririm çünkü biraz tırmanacaksınız :)

Zaman zaman konserler ve çeşitli etkinlikler de düzenlenen vadide dolaşmak keyif vericiydi.

 

9. ve 13. yüzyılda Hıristiyanların önemli yerleşim ve dini merkezlerinden biri olan yer 3 vadiden oluşur ve peribacalarının en yoğun olduğu yerdir. 

 

 

Dönüş öncesi son duraklardan Millstone Cave Suites;

 

Millstone Cave Otel'e yemek için gittiğimizde tepede hoş bir manzarayla karşılaştık.

Dışarıda hoş bir ambiyans yaratmışlar, üşümeyelim diye de şallar verip ateş bile yakıyorlar. 

 

Önden gelen zeytin, peynir ve turşu bir harika. İçli köftesi de muazzam, denemenizi tavsiye ederim. Ana yemeğe geçtiğimizde arılar masamıza dadandı fakat türk kahvesi yakarak bu sorunu da çözdüler :) 

 

Tatilden çömlekler, şaraplar, buzdolabı magnetleri ve harika fotoğraf gibi somut şeyler dışında çok güzel anılarla ayrıldım. 

 

 Bizim her tatil dönüşümüzün konusu gittiğimiz yerdeki favorilerimizden sona bir sonraki gezimizin neresi olacağı. Öyle çok yer var ki gezilip görülecek düşüncesi bile heyecanlandırıyor. Her zaman önerilere açığım. 


 

Kilim renkleri o kadar güzel ki çocuk gibi zıplayıp durdum mutluluktan! Kendime söz, bir sonraki gelişimde yeni evime buradan kilim alıcam diye döndüm İstanbul'a :)

 

 

 

 

 

Gittiğimiz yerleri detaylıe incelemek için;

http://www.sultancavesuites.com/

http://www.ziggycafe.com/

http://yeni.turasan.com.tr/

http://millstonecavesuites.com/

www.goreme.com


Tatilden kalan fotoğrafar ilk başta çok etkilemese de zaman geçtikçe değeri artıyor Fotoğraf yaşanan anılara açılan bir kapı oluyor, bu yüzden elimden geldiğince kaybetmemeye ve paylaşmaya çalışıyorum.

Otelin şirin köpekleri Latte ve İzmir :)

Bu manzarayı yakalamak istiyorsanız sabah 6:00 gibi kalkmanız yeterli olacaktır. 

YorumlarYorumlar Bu postun tüm yorumları (0)  
Bu post hakkında henüz yorum yok

Ad Soyad (*)
E-Mail
Başlık (*)
Yorum
700 karakter kaldı  (*)
 

Facebook


Instagram

        Anket
        E-Bülten
    Üye olmak için lütfen bilgilerinizi kaydediniz.

    Adınız Soyadınız
    E-Mail Adresiniz