kiwi tells
facebook twitter instagram pinterest

<< Tüm Geziler / Disneyland Paris & Walt Disney Park

 

2013 yılı Temmuz ayında Orlando Disneyland dönüşü "kim bilir bir daha ne zaman gelirim" diyerek veda etmiştim. Orlando olmadı ama şansıma Paris'teyim. :)

Kırmızı A4 Metro hattının son durağı olan (Marne-la-Vallee-Chessy) Disney'e metro ile ulaşım çok kolay. (Çıkışta Paris'e gidildiği için Disneyland Chessy'den biletler daha farklı)

Yaklaşık 30 dakika süren bir yolculuk sonrası öğlen 12 gibi geldiğimiz Disney biletlerini internetten Disneyland Paris'in official websitesinden 47€ karşılığında 2 parkı da içeren biletleri online aldık. Sonrasında gelen mail ile çıktısını alıp kapıda biletinizi teslim alıyorsunuz. Yanınızda bir kimlik bulundurun, biletleri alırken ihtiyaç olacaktır.

Normalde 83€ fakat kış dönemi indiriminden yararlandığımız için neredeyse yarı fiyatına biletlerimizi almış olduk. 

www.disneylandparis.com 

Önce Disneyland park sonra Walt Disney stüdyolarını gezdik. Orlando'daki Disneyland'e göre çok daha küçük olduğu için gezmesi kolay. Kapıdan girdiğimizde Main Street U.S.A. İle başlayarak Adventureland, Frontierland, Fantasyland ve Discoveryland diye 5 bölüme ayrılıyor. 

Hediyelik eşya dükkanlarından kendimizi zorla çıkarıp Prensesin halkı selamlamasını izledik.

Zorla diyorum çünkü gidenler bilir gerçekten o oyuncaklar, kıyafetler, bardaklar, kalemler, anahtarlıklar hatta takılar öyle masalsı ki insan kendini kaybediyor.

Bu sefer bakmakla yetinip elimizde taşımamak için çıkışta almaya karar verdik ve kendimizi Main Street U.S.A sonrası Discoveryland'de bulunan Space Mountain'ın önünde bulduk. 

Adrenalinimizi tavan yapan süper bir başlangıç oldu. 

Star Wars için Star Tours programı dışında tabi ki özel bir hediyelik eşya dükkanı vardı ve içerideki herkes büyük heyecanla oyuncaklara dalmış, küçükler ailelerine istediklerimi aldırmak için ellerinden geleni yaparken büyükler de kararsız ve hevesli şekilde oyuncaklara dokunup dolanıyordu. Çoğunluk erkekti :)


Hediyelik eşyalarda da Star Wars hayranlarına mutlu edecek birbirinden değişik ürünler yer alıyordu. 

Bu kadar Star Wars yeter diyip Fantasyland'e Disney Prenseslerinin yer aldığı bölüme gittik. 

Daha çok kız çocukları için ayrılmış bu bölüm bolca pembe içeriyor.

 Dumbo the Flying Elephant, Alice's Curioud Labiyrint, Sleeping Beauty Castle gibi çok tatlı yerler var. 

Bunların yanı sıra Mickey Mouse ile tanışabilir, 

ya da Mad Hatter's Tea Cups'a binip dev bir çay bardağında dönebilirsiniz. 

Genelde çocuklu ailelerin vakit geçirmesi için ayarlanmış bir bölümdü. 

Frontierland biraz hayal kırıklığı oldu çünkü istediğimiz tren kapalıydı. Şansımıza The Lucky Nuggets Saloon isimli harika bir restorana girdik ve 7 kişilik orkestra eşliğinde çok keyifli müzikler eşliğinde düşündüğümden çok daha lezzetli olan hamburger menüyü yedik. Hamburger diyorum ama ekmeği de kendisi de çok iyiydi ve yanında gelen halka patatesler şimdiye kadar yediklerimin arasında kesinlikle ilk sıradaydı. Ayrıca yanında kola ve bizim tercihimiz olan çikolatalı sundae geldi, çok uygun olan menü 18€. 

Yemek sonrası Adventureland'de benim hafife aldığım fakat sonra hiç de küçümsediğim kadar hafif olmayan, dış mekanda bulunan yüksek hızda binenleri ters düz eden Indiana Jones and the Temple of Peril isimli tren vardı. 

Tüm oyuncaklara bindikten sonra Walt Disney'e geçmeye karar verdik. 

Walt Disney stüdyolarına geçtiğimizde çiseleyen yağmur dinmişti.

Kısaca dolaşıp keşifleri yaptıktan sonra ilk işimiz Studio Tram Tour: Behind the Magic'e katılıp rehber eşlikli tren ile gezmek oldu.

Özel efektlerden bahsedilen ve hatta deprem, yangın ve seli birebir yaşatan yolculuğumuzdan sonra sabırsızlıkla beklediğimiz The Twilight Zone Towe of Terror sırasına girdik. 

Orlando Disney'de fırsat kalmamıştı bu sefer kaçırmak istemedim. Fotoğraf ve video yasak olduğu için çekemedim ama giden herkesin muhakkak denemesi gerekir. Fakat biraz korkunç olduğu konusunda uyarmalıyım:) Tam anlamıyla yerinizden zıplatıyor. 


Armageddon, her hangi bir roller coaster değil, yangın, sarsıntı gibi özel efektlerin anlatıldığı ve bizlerle birebir yaşatıldığı bir bölüm. 

Aerosmith'in yıldızı olduğu Rock 'n' Rolller Coaster'a ikinci binişimdi. İlk bindiğimde gözlerimi açmadığım için ne zaman başladı ne zaman bitti anlamamıştım ama bu sefer yüksek müzik eşliğinde neon ışıkları görme fırsatım oldu. 

Ratatouille ile kapanışı yaptık. 

Şef Remy'nin mutfağına dalıp bir fare gibi yemeklerini tırtıklamaya çalışırken yakalanmamaya çalışıyoruz. 

 

Maalesef sadece Fransızca olan yemek kitabını alamadım ama önlük, magnet, defter ve aldım. 

Daha sonra Fransız mutfağıyla ilgili iki tane İngilizce kitap bulup aldım ve rahatladım. :) 

O kitapları da Paris yazımda bulabilirsiniz.


 

 

 

YorumlarYorumlar Bu postun tüm yorumları (0)  
Bu post hakkında henüz yorum yok

Ad Soyad (*)
E-Mail
Başlık (*)
Yorum
700 karakter kaldı  (*)
 

Facebook


Instagram

        Anket
        E-Bülten
    Üye olmak için lütfen bilgilerinizi kaydediniz.

    Adınız Soyadınız
    E-Mail Adresiniz